AGHTAMAR’A GELENEKSEL ZİYARET

Kategori: Cemaat,Cismani,Dini,Kilise

SURP KHAÇ KİLİSESİ’NDE SURP BADARAK SUNULDU

 

2010 yılından bu yana, geleneksel hale gelen Aghtamar ziyareti ve Surp Badarak geçen 8 Eylül 2019, Pazar sabahı sunuldu.

 

6 Eylül 2019, Cuma öğlenleyin başlayan yolculuğa Patriklik Kaymakamı Episkopos Sahak Maşalyan riyaset etti.

 

6 Eylül 2019, Cuma

Patriklik Kaymakamı, saat 15:35’te, Ayinlerden sorumlu Başrahip Tatul Anuşyan’ın, Kd. Peder Kevork Çınaryan’ın, Peder Şahen Ohanyan’ın, Peder Şirvan Mürzyan’ın ve Diyakos Vağarşag Seropyan’ın refakatinde havayoluyla Van’a gitti.

 

İki yıllık yolculuktan sonra, saat 17:50’de Van Ferit Melen havaalanına varan grup, otele geçti.

 

7 Eylül 2019, Cumartesi

Grup üyeleri, sabahın erken saatlerinde Aghtamar Adası’na geçerek, gerekli inceleme ve hazırlıkları yaptılar, tören kıyafet ve araç-gereçlerini naklettiler.

 

Tören için, Surp Khaç Kilisesi bahçesine konukları güneşten korumak için çadırlar kurulmuş, sorun halinde kullanılmak üzere bir sağlık merkezi tesis edilmiş,  bir de basın merkezi oluşturulmuştu.

 

Öğleden sonra ise, ayinde görev alacak kişiler ve koro üyelerinden oluşan grup Kıdemli Peder Krikor Damadyan önderliğinde Van’a vardılar ve otele yerleştirler.

 

Van Valisi’ni ziyaret

Patriklik Kaymakamı saat 14:00’te Van Valisi Mehmet Emin Bilmez’e konutunda bir nezaket ziyaretinde bulundu.

VALI 2

Vali Bilmez konuğuna bir kez daha hoş geldiniz dileğinde bulunduktan sonra, bu yıl Aghtamar’daki Surp Khaç Kilisesi’ndeki ayinin yapılabilmesinden ve bir arada olmanın vereceği mutluluğu dile getirerek Pazar günkü görevi için gayret diledi.

 

Episkopos Sahak, Aghtamar Surp Khaç Kilisesi’ne dini ziyarete riyaset etmek amacıyla Van’a geldiğini ve bu vesileyle ilin en yüksek resmi makamına nezaket ziyaretinde bulunmayı görev saydığını belirtti. Gösterilen konukseverlik ve ayinin gerçekleşmesi için gösterilen her türlü kolaylık için teşekkür ederek, günün anısına Van Valisi’ne Ermeni Kilisesi’nin tekstil alanındaki değerleri hakkındaki kitaptan armağan etti.

VALI 1

Vali Bilmez ise Patriklik Kaymakamı’na porselen bir Aghtamar tablosu armağan etti.

 

Ertuğrul Günay’la görüşme

Episkopos Sahak aynı gün eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’la görüştü. Samimi bir ortamda gerçekleşen görüşmede Günay iki halkın diyalogunun ve artık gelenekselleşmiş Aghtamar ziyareti ile Surp Khaç Kilisesi’ndeki ayinin önemini vurguladı.

GUNAY 1

Günay, Patriklik Kaymakamı’na kendi makalelerinden oluşan son kitabından armağan etti.

 

Van Müzesi’ni ziyaret

Patriklik Kaymakamı daha sonra Van Urartu Müzesini ziyaret ederek, araştırmacı Atilla Gök’ün refakatinde gezdi ve bilgi aldı.

 

VAN MUZE 1Bu sırada, ziyaretçiler Van’a varmaya başladılar. Çeşitli gruplarKars ve çevresindeki tarihi yerleri ziyaret ettikten sonra, Ağtamar’da toplanacak olan ziyaretçilere katıldılar.

 

8 Eylül 2019, Pazar

Ayinde görevi olanlardan oluşan grup, Başrahip Tatul Anuşyan’ın öncülüğünde Edremit’ten saat 08:30’da Aghtamar Adası’na doğru yola çıktı.

 

Patriklik Kaymakamı ise saat 10:30’da Ada’ya varıp durum hakkında bilgi aldı.

AGHTAMAR 2

Surp Badarak

Surp Khaç Kilisesi yakınındaki şapel kalıntılarında saat 11.00’de kurulan dini geçit, Episkopos Sahak’ın riaysetinde, koronun seslendirdiği ilahiler eşliğinde kiliseye girdi.

AGHTAMAR 1

Törende Kd. Peder Krikor Damadyan, Peden Şahen Ohanyan, Diyakos Vağarşag Seropyan, Diyakos Sayat Çınaryan, Ğazar Sabuncuyan, Arda Pınarcıyan, Garabed Yontanyan, Şahin Kaldırımyan, Şant Çelikyan ve Mihran Satılmışyan hizmet ettiler.

 

İlahileri ise, Diyakos Edvin Galipyan önderliğindeki bu tören için davetli okuyuculardan kurulan koro seslendirdi.

AGHTAMAR 4

Törende Van Valisi Mehmet Emin Bilmez ve yardımcısı, Adana’daki A.B.D. Başkonsolosu, Gevaş Belediye Başkanı Murat Sezer, Gevaş Kaymakamı, eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay hazır bulundular.

 

Anma

Tören sırasında, Ermeni Kilisesi’nin, özellikle Aghtamar Katolikosluğu’nun merhum hizmetkarları, Surp Khaç Kilisesi’ni inşa ettiren Kral Gagik Ardzruni, kilisenin mimarı Keşiş Manuel, Aghtamar’da hizmet eden Tüm Ermeniler Katolikosları, Aghtamar Katolikosları, bu manastırın tüm rahipleri, Van ruhani önderlik bölgesinin tüm imanlı cemaat üyeleri özel dualarla anıldılar.

 

Vaaz

“Göklerdeki Babamız” duasından önce, Episkopos Sahak vaaz etti ve şöyle dedi:

 

Bugün bir yıllık özlem gerçekleşti. Kilisemizin beş büyük bayramından olan Kutsal Khaç Yortusunu Ahtamar Adası’nda, bu tarihi Surp Haç Kilisemizde kutlamak istiyorduk. Bu niyet bizi başka illerden ve ülkelerden buraya taşıdı ve bugün bu hac ziyaretimizi bu törenle yerine getirmiş bulunuyoruz. Geldik işte ve bir düş daha gerçekleşti. Yüce Allah’a dualarımızı yükseltiyor ve şükürlerimizi sunuyoruz dileklerimizi kabul ettiği için.

Bu ayinin gerçekleşmesi için ilk günden beri desteklerini esirgemeyen Kültür Bakanlığı’na, bugünkü Kültür Bakanı Mehmet Ersoy şahsında teşekkürlerimiz sunuyoruz.

Bu inanç gezisini güven ve huzur içinde gerçekleştirmemizi sağlayan Van Valisi Sayın Mehmet Emin Bilmez şahsında devlet yetkililerine teşekkürü bir borç biliyoruz. Van ilimiz büyük bir misafirperverlikle bütün konuklarını ağırlıyor ve biz her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir memnuniyetle ve sıcak anılarla Van’dan ayrılıyoruz. Her geldiğimizde Ahtamar Adası’nda ve Kutsal Khaç Kilisesi’nde gerçekleştirilen itinalı çalışmalara tanık oluyor, imar ve çevre düzenlenmesindeki olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşılıyoruz. Büyük bir bütçe ayrılarak, Ada’ya çekilen su hattı, verilen önemin en büyük göstergelerinden biridir. Van Gölü, Doğu Anadolu Bölgesi’nin turizm “gözü” haline gelmiş, Ahtamar Adası ise “göz bebeği” olmuştur. Ülkemizdeki bu insanlık mirasının korunması ve tanıtılması hepimizin ortak sorumluluğudur. Ermeni halkının emeğiyle oluşmuş bir dini anıt olan Kutsal Khaç Kilisesi, bugün dünya halkları, ama özellikle Ermeni ve Türk halkları arasında bir köprü vazifesi görmeye başlamıştır. Şimdi o köprüden geçip dostlukla kucaklaşacak halkları, Ahtamar Adası’nın doğa ve tarih cennetine davet edip, ziyaretlerini teşvik etmek bize düşüyor.

Bu tarihi mekânda ibadetimizi yapmaya geldik. Çünkü ibadet insan doğasının en belirgin özelliğidir. İnsanın dışında ibadet edebilen başka bir canlı yoktur. İncil-i Şerif’in yazdığı gibi, “İnsan sadece ekmekle yaşamaz”.

“Yaratan’ın insanoğlunun yaptığı mabetlere ihtiyacı yoktur”.  Bütün tektanrılı dinlerin ortak inancıdır bu. Çünkü O her yerdedir, her şeyi görür ve bilir. İnsan yüreğindeki her arzu, dudaklarındaki her fısıltı O’na uzak değildir. Âdem ve Havva’yı cennet bahçesine koyduğunda, Rab Allah orada bir mabet kurmadı insanlar kendisine tapınsınlar diye. Çünkü bu dünya; bütün zenginliği ve görkemiyle Yaratan’ın elle yapılmamış Mabedidir. Her an dizlerimiz bükülsün ve hayranlıkla secdeye duralım diyedir. Hiçbir mabedin, bu dünya gibi binlerce metrelik dağ sütunları yoktur. Hiçbir mabet, binlerce kilometrelik yeşil halılarla döşenemez. Hiçbir mabedin, yıldızlı gökyüzü gibi bir kubbesi, güneş ve ay gibi şamdanları olamaz. Hiçbir ressam, hiçbir mihrabı deniz ufkundaki günbatımı gibi süsleyemez. Canlı, dipdiri, yaşayan ve yaşatan bir mabettir bizim gezegenimiz. Yüce Allah’ın elişçiliğidir. Gerçekten de Allah’ın bizim tapınaklarımıza ihtiyacı yoktur.

Ama onlara bizim ihtiyacımız var. Ruhlarımızı arındıracağımız manevi hamamlara ihtiyacımız var. Evlerimiz, dükkânlarımız, çarşı, pazar, okul ve sokaklarımız çok kirli. Bize sadece Rab’bi hatırlatacak ve sadece ona adanmış, içinde ibadetten başka hiçbir şeyin yapılmadığı yerler ve mekânlar gerek. Hayatımızı başka bir açıdan seyredebileceğimiz, iç hesaplaşmamıza uygun bir atmosfer sağlayan mabetlere ihtiyacımız var.

Özellikle Ahtamar Kutsal Haç Kilisesi gibi kadim tapınaklar, içine girdiğimizde esenliğin değerini anlatırlar bize. Bir akşamüstü dinginliği eser durur hep kubbelerinin altında. Kendimizle ya da başkalarıyla kavga etmeden, huzur içinde geçirilen anların değerini hatırlatırlar bize. Bu dünyadan ötekine gerçekleştireceğimiz zorunlu yolculuğumuzu hissettirirler. Ölümlülüğümüzü fısıldarlar bizi incitmeden. Kâinatın büyük bilinmezi karşısında cehaletimizi vururlar yüzümüze. Alçak gönüllü olmaya davet ederler bizi. Sonsuzluğa doğru bir köprü olurlar. İşte böyle bir tapınak, Ahtamar Adası Surp Khaç Kilisesi. Ve biz bu duyguları bir kez daha yaşamak için geldik buraya.

Şimdi değil ama geçmiş zamanlarda her medeniyetin doruğu, ulaştığı en uç nokta, mabetlerinin görkemiyle ölçülürdü. Bu yüzden insanlar sanatlarının ve zenginliklerinin tüm olanaklarını tapınaklarını kurmak ve donatmak için seferber ederlerdi. Çünkü eski zaman insanları hayatın, kendilerine Allah’ın sunduğu bir armağan olduğunu bilirlerdi ve tapındıkları mabetler ise onların Allahlarına bir armağanıydı.  Ermeni Kralı Gagik ve baş mimar Manuel’in yaptığı da tam buydu işte. Ermeni halkının ve kilisesinin o güne dek ulaştığı medeniyetin ve bu topraklarda oluşan büyük kültür sentezinin bir anıtını dikmek ve onu, yerin ve göğün Rabbine armağan etmekti. Onların bu armağanı kabul görmüş olmalı. Çünkü göklerin onayıyla bin yılı aşkın bir zaman diliminde bu mabet ayakta kalmayı başarmış gözüküyor.

Evlerimizden kalktık ve artık kimsenin yaşamadığı bu adaya geldik. Bu tapınak çekti bizi kendine. Onunla buluşmak istedik tekrar. İnsan ruhu bazen genleşmek, genişlemek ister. Sınırları dar gelir ona. Günlük hayatı boğar onu. Zamanda ve mekânda uzaklara yelken açmak ister. Ötelere kaymak ister, başka illere, yabancı ülkelere. Şimdiki zamanın baskısından kurtulmak özlemiyle, geçmişe ve geleceğe uzanır ruhu. Büyülü zamanları düşler. Ahtamar ziyaretiyle biz bunu arzuladık bir nebze. Geçmişte kısa bir yolculuk yapmak ve bizim tarihimizde parlak bir noktaya varmak istedik.

Bin yıl öncesinin gözleriyle, atalarımızın baktığı pencerelerden seyredebilir miyiz acaba dünyayı ve Allah’ı. Onların başlarını koyup secde ettiği soğuk taşlara biz de dayasak başımızı, ne fısıldarlar bize? Van Gölü’nün mavisine onlar nasıl bakmışlardı? Hangi duaları mırıldanmışlardı gün batarken guruba karşı? Az değil, bin yıldır bu mabet binbir yaşantıyı taşlarına emmiş, binbir sırrıyla bizi karşılıyor. Neler, neler var bizimle paylaşmak istediği kim bilir?

Biliyorsunuz, efendimiz İsa Mesih hakikat hakkında, eğer insanlar susarsa taşların konuşacağından söz eder Kutsal İncil’de. Bu ziyaret ve bu tören basit bir turistik gezi de olabilir senin için ya da derin bir ruhsal deneyim. Bu senin nasıl söyleşeceğine bağlı bu mabedin sütunlarıyla, kubbesi ve kemerleriyle, sonsuza açılan pencereleriyle, kadim taşları, oymaları ve freskleriyle. Nasıl seyredeceğine bağlı Van Gölü’nü; sıradağları, şehirleri, köyleri ve yerleşik halkını. Umarım zenginleştirir seni bu yolculuk ve bir hac ziyaretine dönüşür senin için. Ufuk açan bir şölen olur, bir göz şöleni, bir gönül şöleni.

Bazen üzüntüyle bu kutsal mekânlar üstünde; çekişme, sahiplenme ve gündelik politikaların ve ideolojilerin yansıması olan hizipleşmelere tanık oluyoruz.

Şimdi soralım bu tapınağa ve adaya, “sen kime aitsin?” diye, “hangi millete, hangi kavime, hangi dine?” O bize bin yıllık bilgeliğiyle ve yorgun tebessümüyle diyecek, “Herkese ve hiç kimseye. Yolcu olduğunu bilen herkes bana sahip olur yolculuğu süresince. Sahip olduğunu zannedense yok olur gider tarih içinde”. Çünkü bu kilisenin taşlarına bir vahiy kazınmıştır. Kulakları olan işitsin. Davut Peygamber’in Mezmurunda dile gelir bu hakikat: “Yeryüzü ve onun doluluğu Rabbindir”. İşaya Peygamber’in ağzından haykırır bu gerçek, “İnsanoğlu ise bir çiçektir, bir kır otu sadece. Ot kurur, çiçek solar. Ama Rabbin Sözü sonsuza dek kalır”. Evet bu dünyanın bize ait olduğu sadece bir hüsnükuruntudur. Evet! Bu özel an, özel bir duayı çağrıştırıyor kalbimizde. İçten, samimi bir barış duasını. Gelin edelim hep birlikte.

Rab Allah’ımız, yerin ve göğün Yaratan’ı, insanı yoktan var eden sensin. Sen bizleri mutlu olmamız için yarattın. Bizleri farklı dillere, dinlere ve kavimlere ayırdın. Bunun nedeni, yeryüzü yaşantımız daha zengin olsun diyeydi. Oysa insanlık ailesindeki bu zenginlik, bu çok çeşitlilik bir tuzak oldu bize. Kardeşler düşman, insan insanın kurdu oldu. Lütfen, bir barış ruhu üfle bu toprakların üstüne yücelerden. Yalvarıyoruz. Çünkü bu topraklar acıya doydu. Gözyaşı deniz oldu. Artık bu toprakların iyi kalpli ve cömert insanları barışı hak ediyorlar. Kardeş kavgası son bulsun. Buzlar erisin yüreklerde. Sağduyu galip gelsin. İnsanlık kazansın. Âmin.

Biz bu duamızı ve tüm iyilik temennilerimizi Van Gölü’nün mavi sularına ve serin rüzgârlarına bırakıyoruz. En uzak kıyılara, en ücra köylere ve meralara taşınsın diye. Van’ın misafirperver ve cömert halkına iyi niyetleri, dostlukları ve hoşgörüleri için teşekkür ediyoruz. Biz geldiğimiz yerlere geri döneceğiz bugün, yarın. Bu kiliseyi bugüne kadar sizlerin anlayışı korudu. Bundan sonra da sizin alicenaplığınıza teslim ediyoruz atalarımızın bu emanetini bir insanlık mirası olarak. Allah gelecek yıl gelmeyi nasip etsin bizlere. Sevgiyle kalın. Bu mabedin bereketini evlerinize taşıyın. Rab sizi korusun. Âmin.

 

Surp Hağortutyun

Günah itiraf duasını Peder Şirvan Mürzyan okudu. Daha sonra, kalabalık halk dikkate alınarak, hem Episkopos Sahak, hem de iki peder Surp Hağortutyun verdiler.

 

“Antasdan”

Kilisedeki törenlerin sonunda, Patriklik Kaymakamı’nın riyasetinde kilise avlusuna çıkılarak, dünyanın dört yanının takdis edildiği “Antasdan” duaları başladı. Alkın da ilahilere coşkuyla katıldığı bu tören sırasında kalabalık ve basın mensuplarının ilgisinden yoğunluk yaşandı.

AGHTAMAR 5

Tarihi tören, Episkopos Sahak’ın duası ile son buldu.

 

Bu sırada söz alan Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, Aghtamar ziyaretinin ve törenlerinin bir kez daha gerçekleşmiş olduğundan duyduğu sevinci dile getirdi ve bu gibi olayların önemini vurguladı.

AGHTAMAR 3

Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da söz alarak, yüzyıllardır bir arada yaşayan Türk ve Ermeni toplumlarının sergiledikleri bu güzel manzaraya dikkat çekerek, bu kardeşlik ilişkilerinin korunması gerektiğini söyledi. Tören dilini bilmediğinden kelimeleri anlamadığını, lakin müziğin kulağa hiç de yabancı gelmediğini, bu ve benzeri etmenlerin iki toplumu birbirine bağladığını dile getirdi.

 

Sevgi yemeği

Gevaş Belediye Başkanı Murat Sezer, bu ziyaret onuruna Edremit’te bir sevgi yemeği verdi. Yemeğe resmi konukların yanı sıra Patriklik Kaymakamı, din görevlileri, Kutsal Sofra’ya hizmet edenler, koro üyeleri ve Gevaş halkından temsilciler katıldılar.

 

Bu vesile ile, Gevaş Belediye Başkanı Episkopos Sahak’a bölgenin panoramasının resmedildiği el işi bir tablo hediye etti.

 

Belediye Başkanı daha sonra Episkopos Sahak’ı ve beraberindekileri köy kahvesi ortamında ağırladı.

 

Dönüş

Törenlerden sonra, ziyaretin sona erdi ve dönüş yolculuğu başladı. Episkopos Sahak ve beraberindekiler aynı akşam İstanbul’a döndüler.