PATRİK GENEL VEKİLİMİZİN YENİ YIL MESAJI

Kategori: Dini

MUTLU yillarArtık sizin için uykudan uyanma saati gelmiştir.
Çünkü şimdi kurtuluşumuz, ilk iman ettiğimiz zamandan daha yakındır.
(Romalılar 13:11)

Bir kez daha yeni yılı kutlama fırsatına eriştiğimiz için mutluyuz. Her bir “Yeni Yıl”, yaşadığımız günlerin, tarihin sayfalarına karıştığını hatırlatmaktadır. Gerçekten de, tarihin ve gelecek zamanların buluştuğu noktada yaşıyoruz. Her bir kişi, gelecek zamanı yaşamaya başlarken, aynı şekilde hayat kitabının da sayfalarını zenginleştiriyor. Göksel Baba’nın bahşettiği günleri yaşarken, hayat hikâyemiz şekilleniyor. Bu hikâye bazıları için bir sayfa, bazıları için ise kitap uzunluğundadır. Bugüne kadar olan hikâyemiz belirli olsa da, gelecek bizler için belirsizdir.

Yeni yıla yaklaştığımızda, Tarsuslu Resul Pavlus’un sözleri, bizleri uykudan uyanmaya davet ederken, imanlı Hıristiyanlar için kurtuluşun yakın olduğunu hatırlatıyor. Rab İsa Mesih belirmeden önce, insanlık karanlıkta kalmıştı. Günah, kalın bir sis perdesi gibi, insanın hayatını karartmış, onu belirsizliğe ve ümitsizliğe mahkum etmişti. Bu belirsizlik karanlığı, Gerçek Işık olan Rab İsa Mesih’in belirişi ile dağıldı. Kalın sis perdesi, Kutsal Kitap’ın vaaz edilmesi ile yok oldu. Kutsal Kitap bizlere, “geçici olan yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalan yiyecek için çalışmamızı, bunu bize İnsanoğlu’nun vereceğini, çünkü Baba Tanrı’nın O’na bu onayı verdiğini.” (Yuh. 6:27) hatırlatıyor.

Sonsuz yaşam boyunca kalacak yiyeceği elde etmek için, elimizde hayatımız vardır. Onun süresinin uzunluğu Tanrı’nın takdirindedir. Hayat bizlerin sermayesidir ve bu nedenle onu akıllıca kullanmamız gerekmektedir. Gereksiz yere onu israf etmemek ve Tanrı’yı hoşnut etmeyen akımların ektiği tohumlar ile zehirlenmesini önlemek için uyanık kalmamız gerekmektedir.

Davut Peygamber, hayatın kısa oluşu ve müsrifçe harcanışı üzerine düşünürken, kendisine yol göstermesi için Tanrı’ya yakarır. O, sonsuz olan Tanrı’ya kıyasla, insan hayatının ne denli kısa olduğunu kavramıştır. Hatta bu süre bir soluk kadar dahi olabilirdi. Davut Peygamber insan ömrünü yetmiş yıl, sağlıklı olması durumunda ise seksen yıl olarak sınırlandırırken en güzel yılların zahmet ve keder ile geçtiğini de itiraf ediyor. (Mezmur 39:4-6,90:10) Mezmurlar Kitabı’nı okurken, Tanrı’nın, ilk atalarımız Adem ve Havva’ya yönelttiği sözleri de hatırlıyoruz: “Ağrı çekerek doğum yapacaksın…Toprak senin yüzünden lanetlendi. Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın…Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.” (Yar. 3:16-19)

Geçimimizi sağlarken döktüğümüz alın teri, ruhani değerlerimizi de zenginleştirmenin kaynağıdır. Sınırlı olan ömrümüzü her fırsatta sonsuz mutluluk için kullanmalıyız. Geçmişteki yanlışlara gömülerek ve geleceğin belirsizliğine takılarak, sonsuz yaşama sahip olmamız mümkün değildir. İnsan bütün dünyayı kazansa dahi, bu onun canından olmasına sebep olacaktır. (Luka 9:25)

Bizler, Tanrı’nın iradesini anlamaya çağırılıyoruz. Rab’bin kurtarıcı sözlerini işitmeye, onunla bütünleşmeye, onun bizlere ne dediğini öğrenmeye ve bizden ne istediğini anlamaya çağırılıyoruz.

Zamanını Göksel Baba’dan başka kimsenin bilmediği, Rab İsa Mesih’in görkemli gelişine hazırlanmamız gerekmektedir. (Matta 24:35) Bu güne hazırlanırken, kendimizi inkâr etmeye, İsa Mesih’in çarmıhını yüklenip onu izlemeye davet ediliyoruz.

Bizler, Rab İsa Mesih’i ve O’nun sözlerini utanç kaynağı olarak görmemeye, tam aksine, O’nu ikrar ederek, Rab’bin övüncüne layık olmaya çağrılıyoruz. Tanrı’nın iradesini yerine getirmek için, elimizden geleni yaparken, her zaman diyelim:  “Biz değersiz kullarız; sadece yapmamız gerekeni yaptık.” (Luka 17:10)

Resul Pavlus, zamanın kıymetinin bilinmesi gereğini vurgularken, bizleri bilgece hareket etmeye davet ediyor. Hristiyanlar olarak, ruhani değerlerimize sahip çıkmamız, onlardan faydalanmamız ve onları geliştirmemiz gerekmektedir. Her şeyden önce, Rab’bimiz İsa Mesih’in bedeni olan Kutsal Kilise’yi, ruhani olmayan her türlü akımdan korumamız gerekmektedir. Unutmayalım ki, Tanrı’nın inayeti ve mucizesi ile ortaya çıkmış kültürel değerlerimiz de bulunmaktadır.  Eğer bunlara sadık kalırsak, Tanrı’nın bereketi zaten üzerimizde olacaktır. O bizlere yol gösterecek, aydınlık bir geleceğe doğru her zaman önderlik edecektir. Asla unutmayalım ki, Ermeni Kilisesi, hepimiz için birleştirici unsurdur. O’nun ruhani zenginliğini gördüğümüz müddetçe, O’nu bir gölge gibi takip eden kültürel zenginliğimizin de farkına varacağız.

Yeni yıl için Tanrı’ya şükran duaları sunarken, Ruhani Önderimiz Kadasetli Patrik Mesrob II. Hazretleri için de dua etmeyi sürdürelim.

Ayrım gözetmeksizin, ülkemiz vatandaşları, özellikle de devlet erkânı için dua ediyoruz. Tanrı hepsine sağlık ve afiyet bahşetsin ve her türlü kötülükten uzak tutsun.

İmanımızın gereği olarak komşu Suriye ve Irak’taki kardeşlerimizin acılarını, üzüntülerini, hüzünlerini de paylaşıyoruz. Dualarımızda, barış ve huzur bahşetmesi için Tanrı’ya yakaralım. Din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin, bu ülkelerin tüm vatandaşları için dua edelim. Tanrı’nın inayeti ve merhameti hepsinin üzerinde olsun. İnsanların sükûnetli bir ortamda yaşamaları durumunda, her türlü anlaşmazlığın son bulacağına, sevgi, kardeşlik ve huzur ortamının tesis edileceğine inanıyoruz.

Yeni yıl vesilesiyle pederane sevgiyle cemaatimizin tüm ruhanilerini ve sivil üyelerini selamlıyor ve kendilerine sağlık ve Tanrı’nın bereketleriyle dolu bir hayat diliyorum.

Tanrı’nın lütfu, sevgisi ve kutsayan gücü hepimizle birlikte olsun. Amin.

Başepiskopos Aram Ateşyan